SanatSinema

Son Yılların En İyi Filmleri

Her yıl birçok kategoride onlarca film vizyona girmekte ve bir çoğu kült haline gelmekte. Burada izleyenlerin büyük beğenisini toplayıp serileri çekilenler de var, maalesef beğenilmeyip tarihe karışıp unutulanlar da... Eğer izleyecek bir film bulamıyor yada eski filmlerin tadını arıyorsanız işte size son yılların en iyi filmleri.

1. The Dark Knight (Kara Şövalye) (2008)

Kara Şövalye, halk için büyük bir tehdit oluşturan Joker’in ortaya çıkması ile kaosa dönen Gotham Sokakları’nın yeniden kurtarıcılığını üstlenen Batman’in hikayesini konu ediyor.

IMDb Puanı: 9.0/10

2. Inception (2010)

Christopher Nolan tarafından yazılan ve yönetilen bir bilim kurgu gerilim filmidir. Film, gerçeklik ve rüya dünyaları arasındaki sınırları bulanıklaştıran ve bir soygun operasyonunu konu alan karmaşık bir hikâyeye sahiptir.

Film, Dom Cobb (Leonardo DiCaprio) adındaki bir soyguncunun hikâyesini anlatır. Cobb, hükümetler ve büyük şirketler için değerli bilgileri çalmak amacıyla insanların rüyalarına girerek bilinçaltını manipüle eden bir ekip kurar. Ancak Cobb, suçlamalarla dolu geçmişi ve özel bir hedefi olan sahte suçlamalarla suçlanması nedeniyle Amerika’ya dönememektedir.

Cobb’a, bir milyarder iş adamı olan Saito (Ken Watanabe) bir teklif yapar. Saito, bir rakip işadamının zihnine bir fikir yerleştirerek onu işinden vazgeçirmesini istemektedir. Buna inception adı verilen bu tehlikeli işlem, bir düşünceyi doğrudan birisinin zihnine yerleştirmeyi içerir ve oldukça karmaşık bir süreç gerektirir.

Cobb ve ekibi, bu zorlu görevi gerçekleştirmek için bir plan yaparlar. Plan, bir düşlemeye (bir rüyanın rüyasına) girmeyi, ardından başka bir düşlemeye ve daha da derine inmeyi içermektedir. Ancak bu görev, ekip için büyük riskler ve kişisel tehlikelerle doludur.

Film boyunca gerçeklik ve rüya dünyaları arasındaki sınırlar belirsizleşirken, izleyiciye gerilim dolu bir yolculuk sunulur. Cobb’ın geçmişiyle yüzleşmesi, gerçeklikle rüya arasındaki ayrımı kaybetmesi ve insan zihninin karmaşıklığı gibi temalar filmde ön plana çıkar.

sinematografisi, hikâye anlatımı ve oyunculuk performansları ile övgü toplayan bir film olmuştur. Karmaşık hikâyesi ve sürükleyici atmosferiyle izleyicileri düşündüren ve etkileyen bir deneyim sunar.

IMDb Puanı: 8.8/10

3. The Lord of the Rings: The Return of the King (2003)

Peter Jackson tarafından yönetilen ve J.R.R. Tolkien’in aynı adlı epik fantezi romanının üçüncü ve son kitabına dayanan bir film serisinin üçüncü bölümüdür. Film, Orta Dünya’da yaşanan büyük bir savaşı, kahramanlık ve güç mücadelesini konu alır.

Hikâye, Frodo Baggins (Elijah Wood) ve sadık arkadaşı Samwise Gamgee (Sean Astin) liderliğindeki bir grup karakterin, Yüzük Kardeşliği’nin kalan üyeleriyle birlikte, Yüzük’ü yok etmek için Mordor’a yolculuğunu takip eder. Yüzük, Kötülükler Efendisi Sauron’un (Sala Baker) kontrolünde olan bir güç kaynağıdır ve yalnızca Yüzük Yok Edicisi olarak seçilen Frodo tarafından Mordor’daki Ateş Dağı’nda yok edilebilir.

Ancak yolculukları boyunca Frodo ve Samwise, Yüzük’ün gücünün ağır bir yük olduğunu ve Sauron’un kötülüğüne karşı direnmek için arkadaşlık, cesaret ve fedakarlık gerektiğini keşfederler. Diğer yandan, Orta Dünya’daki diğer krallıklar, Sauron’un ordularına karşı direnmek ve Frodo’ya yardımcı olmak için bir araya gelirler.

Filmde, Minas Tirith adlı Gondor’un başkenti, büyük bir saldırıya uğrar ve kahramanlık gerektiren epik bir savaş başlar. Frodo’nun Yüzük’ü yok etme görevi son aşamaya gelirken, Orta Dünya’daki diğer karakterler, Kral Aragorn (Viggo Mortensen) liderliğinde birleşir ve Sauron’un kuvvetlerine karşı savaşır.

The Return of the King, fantastik bir dünya, derin karakterler ve büyük ölçekli savaş sahneleriyle dolu bir epik fantezi hikâyesidir. Film, dostluk, cesaret, umut ve fedakarlık gibi evrensel temaları işlerken, görsel efektler ve müthiş bir sinematografi ile destansı bir atmosfer yaratır. The Lord of the Rings serisinin heyecan verici bir finalidir ve eleven dalda Oscar ödülü kazanarak büyük bir başarı elde etmiştir.

IMDb Puanı: 9.0/10

4. The Social Network (2010)

David Fincher’ın yönettiği bir biyografi-drama filmidir. Film, Mark Zuckerberg‘ün (Jesse Eisenberg) Harvard Üniversitesi’ndeki öğrencilik yıllarından başlayarak Facebook‘un kuruluş sürecini anlatır. İnternet fenomenine dönüşen bu sosyal medya platformunun yaratılışı, arkadaşlık, ihanet, para ve güçle dolu bir hikâyeye dönüşür. Zuckerberg, çevrimiçi sosyal ağının büyümesiyle birlikte hukuki ve kişisel sorunlarla karşı karşıya kalır. Film, başarıya ulaşmanın bedelini ve teknolojinin insan ilişkilerine etkisini vurgularken, Facebook’un yükselişi ve Zuckerberg’ün karmaşık karakteri üzerine odaklanır.

IMDb Puanı: 7.8/10

5. Mad Max: Fury Road (2015)

Mad Max: Fury Road (2015), George Miller tarafından yönetilen bir put up-apokaliptik aksiyon filmidir. Film, Max Rockatansky (Tom Hardy) adındaki bir yol savaşçısının, acımasız bir tiran olan Immortan Joe’nun (Hugh Keays-Byrne) yönettiği bir çetenin elinden kaçan bir grup kadını kurtarmak için verdiği mücadeleyi anlatır. Max, Furiosa (Charlize Theron) adındaki cesur bir kadınla güçlerini birleştirir ve çetelerin, deli liderlerin ve ölümcül engellerin arasından geçerek özgürlüğüne ulaşmaya çalışır. Film, nefes kesici araba kovalamacaları, çarpıcı görsel efektler ve çılgın bir dünya atmosferiyle doludur.

IMDb Puanı: 8.1/10

6. Interstellar (2014)

Christopher Nolan’ın yönettiği bir bilim kurgu filmidir. Gezegenimizde yaşanan bir tarım kriziyle boğuşan bir gelecekte geçer. Cooper (Matthew McConaughey) ve ekibi, insanlığın geleceği için yeni bir yaşam alanı aramak üzere uzayda bir yolculuğa çıkar. Gezegenler arası bir yolculukta, kara deliklerin geçitler olarak kullanıldığı bir uzay keşfine yönelirler. Bu zorlu yolculukta, zaman kavramının değişmesi, sınırlı kaynaklar, insanlığın kaderi ve Cooper’ın ailesi arasında zorlu bir denge kurmak zorunda kalır. Film, zaman, aşk, insanlık ve evrenin sırları gibi büyük temaları ele alırken, muhteşem görsel efektlerle etkileyici bir atmosfer yaratır.

IMDb Puanı: 8.7/10

7. The Pianist (2002)

Roman Polanski’nin yönettiği bir biyografik drama filmidir. Film, gerçek bir hikayeye dayanır ve II. Dünya Savaşı sırasında Polonya’da yaşanan Holokost’un etkilerini anlatır. Władysław Szpilman (Adrien Brody) adındaki Polonyalı bir piyanistin yaşamını konu alır. Nazi Almanyası’nın işgali sırasında Szpilman, Yahudi olarak zulme uğrar ve ailesiyle birlikte Varşova gettosunda yaşam mücadelesi verir. Szpilman’ın hayatta kalma mücadelesi ve müzik yeteneğinin ona sağladığı umut, onu savaşın korkunç gerçekliklerinden ayırır. Film, insanlık dışı koşullar altında hayatta kalmak, dayanıklılık ve insanın içindeki umudu koruma temasını ele alırken, savaşın dehşetini de yansıtır.

IMDb Puanı: 8.5/10

Bu içeriğe bir emoji bırak!

İlgili Yazılar